DÜŞMAN EDİNME BİLİNCİ
VE ŞEYTANLA MÜCADELE
Şeytanın Düşman
Olduğunu Bil ve Mücadele İçin Gerekli Teçhizatı Temin Et!
Düşmanı bilmek yetmez: düşmanlığına göre muamelede bulunmak,
lüzumlu silahları kuşanmak ve tedbirleri almak da gerekir.
"Ey insanlar! Şüphesiz Allah’ın vaadi gerçektir. Sakın
dünya hayatı sizi aldatmasın. Sakın çok aldatıcı (şeytan), Allah’la sizi
aldatmasın. Şüphesiz şeytan sizin için bir düşmandır. Öyle ise (siz de) onu
düşman tanıyın. O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girecek kimselerden
olmaya çağırır." Fâtır, 35/6.
Bu ayette geçen şeytanı düşman edinmekle ilgili bazı yorumlar:
"Allah'ın buyruklarına ve yasaklarına titizlikle uyarak
şeytana karşı çıkın ve onu hayal kırıklığına uğratın"
"Şeytanın kötülüğünden korunmak için ondan sakınmak ve
düşman bellemek gerekir."
"Şeytan, şeytan tiynetli ahlâksız azgınlar, şeytanî
güçler sizin düşmanınızdır. Siz de, Allah’a itaatte musır olarak ona düşmanlığa
devam edin."
"Bütün davranış ve halinizde, gizli-açık işlerinizde
onu karşınızda bir düşman olarak görün."
"Bil ki, kendisinden kurtuluşun olmadığı bir düşmanı
olduğunu bilen bir kimse, onun karşısına dikilir, onunla savaşma konusunda
direnir. Çünkü zafer, sabırla elde edilir. İşte şeytan da böyledir, çünkü
insanın ondan kaçıp kurtulması mümkün değildir, çünkü şeytan onun hep
yanındadır ve insanın onun karşısına dikilip onu hezimete uğratması durumu
hariç, o insanın peşindedir. O halde bu demektir ki şeytanın hezimete uğraması,
insanın azmi ve sabretmesiyledir. O halde, bu hususta tutulacak yol ve yöntem,
bu yol üzerinde sebat etmek, Allah'a ibadete güvenip dayanmaktır."
"Ey insanlar! Şeytan sizin şiddetli düşmanınızdır. Onun
düşmanlığı eskidir, yok olmaz. Öyleyse, o size nasıl düşmanca davranıyorsa siz
de onu düşman bilin ve uymayın, ondan sakının. Ariflerden biri şöyle der:
İyiliğini bildikten sonra bu iyiliği yapana karşı gelene, düşmanlığını
bildikten sonra da lanetli şeytana uyana şaşarım. Şeytanın maksadı sırf
kendisine uyanları yüzleri ve derileri yakan alevli cehennem ateşine atmaktır.
Onun, bundan başka gaye ve maksadı yoktur. Akıllı kimsenin, bu lanetli şeytanın
çağrısına uyması yakışır mı?"
"Onu siz de düşman tutunuz. Ona yanaşmayınız, onun
telkinlerini iyiliğinize sanmayınız, onun izinden gitmeyiniz. Çünkü aklı
başında insan düşmanın peşinden gitmez. O sizi iyiliğe çağırmaz, sizi kurtuluşa
erdirmez. O taraftarlarını cehennemliklerden olmaya sürükler. Hiç bir aklı
başında insan, kendisini cehenneme sürüklemek isteyen çağrıya olumlu karşılık
verir mi?"
Şeytanın İnsana
Düşmanlığı Nereden Geliyor?
“Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da
meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik. İblis’ten başka hepsi saygı ile
eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı. Allah, “Sana emrettiğim zaman seni
saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü
beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi. Allah, “Şimdi in aşağı
oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen
aşağılıklardansın” dedi. Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) bana insanların tekrar
diriltilecekleri güne kadar süre ver.” Allah da, “Sen süre verilenlerdensin”
dedi. Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) beni
azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin
dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.” “Sonra (pusu kurup) onlara
önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların
çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın.” Allah, dedi ki: “Yerilmiş ve
kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin hepinizi
cehenneme doldururum.” “Ey Âdem! Sen ve
eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın.
Yoksa zalimlerden olursunuz.” Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret
yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: “Rabbiniz
size bu ağacı ancak, melek olmayasınız ya da (cennette) ebedî kalacaklardan
olmayasınız diye yasakladı.” “Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim” diye de
onlara yemin etti. Bu suretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan
tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet
yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri onlara, “Ben size bu ağacı
yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye seslendi. Dediler
ki: “Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan
mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” Allah, dedi ki: “Birbirinizin düşmanı olarak
inin (oradan). Size yeryüzünde bir zamana kadar yerleşme ve yararlanma vardır.”
Allah, dedi ki: “Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan (mahşere)
çıkarılacaksınız.” Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve
süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var
ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin
alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik). Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine
açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan
sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi
görürler. Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır.”
A’raf 7/11-27.
Şeytan Ne Yapabilir,
Ne Yapamaz?
“Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler),
kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan
kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık
ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık
vazgeçiyor musunuz?” Maide 5/90-91.
“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve
hayâsızlığı emreder. Allah ise size kendi katından mağfiret ve bol nimet
va’dediyor. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” Bakara,
2/268.
“İşte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını
düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar.
Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O hâlde, onları iftiralarıyla baş başa
bırak.” En’am, 6/112.
“İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size
gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim
sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana
geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi
kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a
ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap
vardır.” İbrahim 14/22.
“Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın. Gerçek
şu ki şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir
hâkimiyeti yoktur. Şeytanın hâkimiyeti,
sadece onu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir.” Nahl,
16/98-100.
Şeytana Karşı Ne
Yapılabilir?
“Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın
adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayâsızlığı ve kötülüğü emreder. Eğer Allah’ın
size lütfu ve merhameti olmasaydı, sizden hiçbiriniz asla temize çıkamazdı.
Fakat Allah, dilediği kimseyi tertemiz kılar. Allah, hakkıyla işitendir,
hakkıyla bilendir.” Nur, 24/21.
“Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz
olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir
düşmandır.” Bakara, 2/168.
“Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslam’a)
girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”
Bakara, 2/208.
“… Allah’ın size rızık olarak verdiğinden yiyin de şeytanın
adımlarına uymayın. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.” En’am 6/142.
“Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah’a
sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Şüphe yok ki Allah’a
karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman
iyice düşünürler (derhal Allah’ı hatırlarlar da) sonra hemen gözlerini açarlar. Şeytanlara kardeş olanlara gelince, şeytanlar
onları azgınlığın içine çekerler, sonra da bundan hiç geri durmazlar.” A’raf
7/200-202.