Bereket
Üzerine
Bazı
kavramları günümüzün modern ve seküler telakkileri çerçevesinde anlamak ve
anlamlandırmakta güçlük çekiyoruz ve maalesef çoğu zaman anlayamıyoruz. Çünkü
mevcut eşya ve dünya algısıyla bu, pek mümkün değil. Gelenekselci ekolün
isabetle teşhis ettiği gibi günümüzde “Niceliğin egemenliği” söz konusu. Her
şey sayısallaştırılıyor, her nesne, sebep sonuç ilişkileri katılığında ve
çoğunlukla sadece insana bakan yüzüyle değerlendiriliyor. Fiziki boyutun
dışında metafizik boyut göz ardı ediliyor. Metafizik alemden fizik aleme birer
nimet, canlılık, rızık, bereket, hayatiyet, armağan şeklinde yansıyan ikramlar,
ihsanlar, lütuflar, dokunuşlar, modern ve seküler duvara ve niceliğin
katılığına çarptığında büyük ölçüde modern zihinlere yabancı kalıyor.
Günümüz
insanına yabancı kalan (daha doğrusu günümüz insanının yabancılaştığı) kavramlardan
biri de berekettir. Bereket hem ayetlerde hem hadislerde sıkça ve derin anlam
zenginliğiyle kullanılan kavramlardan biridir. Geçmiş zamanlarda, ama doğru ama
yanlış bütün dinlerde ve toplumlarda karşımıza çıkan bir olgudur. İlahi
dinlerdeki doğru tanımlamaların yanında beşeri telakkilerde bazen bir inek,
bazen bir nehir, bazen suyun kendisi, bazen tanrılaştırılan bir figür olarak
karşılaşırız, bereketle. Semavi metinlerde olduğu gibi beşeri anlayışlarda da
bereket, canlılığın, rızkın, genişliğin, bolluğun bir sembolü olarak, çokça
atıfta bulunulan bir kavramdır. Ama günümüzde neredeyse unutulmaya
başlanmıştır. Hele metropol hayatının koşuşturmaları arasında neredeyse farkına
varılamamaktadır.
Nedir
Bereket?
Bereket,
saadet, mutluluk, nimetin devamı, bolluk, hayır, huzur, çokluk, uğurluluk,
artış, ziyade, nema, genişlik, feyiz, sebat, devamlılık, süreklilik, istikrar
ve istimrar, kutsal ve yüce oluş, azamet, ululuk gibi anlamlara gelmekte; iyi
ve hoş karşılanan bir şeyin süreklilik arz edişi, fayda ve hayrın devamlılığı
ve çokluğu, maddi anlamda bolluk, manevi anlamda saadet gibi manalarla izah
edilmektedir.
Bereket
sadece niceliksel çokluk olarak görülmemelidir. Günümüzde pek çoklarının
düştüğü “sayısal çokluk” yanılgısı, Kur’an’ın gözünde hele hele bereket
açısından hiçbir anlam ifade etmemektedir. Nitekim meşhur Karun örneğinde
olduğu gibi sayısal açıdan çok fazla olan servet, bırakın bereketli olmayı
maalesef inkara götüren ve helaki getiren bir unsur olarak nazara
verilmektedir. (Kasas 28/76-82)
Günümüzde
bereketsizliğin en çok hissedildiği alan zamanla ilgilidir. Zaten modern
kavramının kendisi de zamanla ilgili bir kavramdır. Ve belki de ironik bir
şekilde modern zamanlara, “zamanın bereketinin kalmadığı anlar” denilse çok da
abartılmış olmaz. Yaşadığımız günler itibariyle zamanın hızla akıp gitmesi
yanında çoğunlukla boş bir şekilde akıp gitmesi söz konusudur. Asr suresinde
belirtildiği gibi zamanın bu hızlı ve boş bir şekilde akıp gidişi insanlığın
zararına bir durumdur. Bu zararlı gidişe dur diyebilmek için iman etmek, bu
imanın gereği olan salih amellerle güzel bir hayat yaşamak, hakkı tavsiye
ederek adeta bu zararlı gidişe dur demek ve bunun neticesinde olabileceklere
karşı da sabrı kuşanmak gerekmektedir.
“Malın
bereketi artması, çoğalmasıdır. Evin bereketi genişliği, rahatlığı, huzuru ve
sakinliğidir. Gıdanın bereketi bolluğu, temizliği ve helalliğidir. Aile
fertlerinin bereketi çokluğu ve güzel ahlakıdır. Aile müessesesinin bereketi
eşlerin uyumlu, düzenli ve anlayışlı olmalarıdır. Zamanın bereketi genişliği ve
yapılması gereken işin vaktinde yerine getirilebilmesidir. Sağlığın bereketi
güçlü bir beden ve mutlu bir hayattır. Ömrün bereketi uzun olması ve iyi
işlerle geçmiş olmasıdır. İlmin bereketi ise kapsam, beceri ve yetkinliktir.”
Kur’an-ı
Kerim’de Bereket
Kur’an-ı
Kerim’deki kullanımlara baktığımızda her şeyde olduğu gibi merkezde Allah
vardır. Allah Teala aşkın ve yüce bir varlık olarak, bereketin de kaynağıdır. Kur’an’da
Yüce Rabbimiz, kendisini aşkınlık, yücelik, varlıklara benzememe anlamlarında ve
farklı kalıplarda “Tebâreke” ifadesiyle tanıtmaktadır. (Araf 7/54, Mü’minun
23/14, Furkan 25/1, 10, 21, Mü’min 40/64, Zuhruf 43/85, Rahman 55/78, Mülk
67/1)
Baz
peygamberler (İbrahim, İshak, Musa, İsa) için bereket kökünden gelen kelimeler kullanılmıştır.
(Meryem 19/31, Saffat 37/113, Neml 27/8)
Yeryüzü
bereketlendirilmiştir. (Araf 7/137, Fussilet 41/10, Enbiya 21/81, Sebe 34/17)
Yağmur
mübarek kabul edilmiştir. (Kaf 50/9)
Zeytin
ağacı mübarek kılınmıştır. (Nur 24/35)
Tur
Dağı ve çevresi mübarektir. (Kasas 28/30)
Mescid-i
Aksa ve çevresi mübarektir. (İsra 18/1)
Mekke
ve Kabe mübarektir. (Al-i İmran 3/96)
Kur’an,
mübarek bir gecede indirilmiştir. (Duhan 44/3)
Ve
Kur’an’ın kendisi de mübarektir. (En’am 6/92, 155, Enbiya 21/50, Sad 38/29)
Kur’an-ı
Kerim’de bereket kavramı etrafında yukarıdakilerden farklılık arz eden
kullanımlar da söz konusudur. Mesela Araf suresi 96. ayette “iman ve takva
olursa göklerin ve yerin bereket kapıları açılır” ifadesine yer verilmektedir. Bereket
kelimesi kullanılmamakla beraber Nahl suresi 112. ayette de bunun tam tersi
olarak “bol bol nimetin verildiği bir şehrin nankörlükleri sebebiyle kıtlığa ve
açlığa mahkum olması” örneği verilmektedir. Yine nimetlere şükretmekle
nimetlerin artırılacağı belirtilirken (İbrahim 14/7), şükürsüzlük sebebiyle
nimetlerin alınacağına dikkat çekilmektedir. (Kehf 18/32-44, Sebe 34/15-18)
Kur’an
perspektifinde vahiy ve nübüvvet insanlık için en büyük berekettir. Kur’an’da
yeryüzünün mübarek kılınması ve yağmurla bereketin artırılması anlamında maddi
bereket ve bolluk olgusuna dikkat çekildiği gibi, manevi dünyanın, kalplerin ve
ruhların bereket kaynağı olarak bizzat Kur’an’a da dikkat çekilmektedir. Bizler
çoğunlukla gaflet ve ülfet perdesinden dolayı çevremizdeki bereketli dünyayı da
vahyin bereketli ve diriltici soluğunu da tam manasıyla idrak edemiyoruz.
Hadis-i
Şeriflerde Bereket
“İçinde
Kur’an okunan ev, aile fertlerine okyanuslar gibi genişler. Melekler oraya
iner, şeytanlar ise oradan kaçar. O ev hayır ve bereketle dolar. Kur’an
okunmayan ev aile fertlerine daralır, melekler orayı terk eder, şeytanlar ise
oraya musallat olur. O evin hayır ve bereketi kaçar.” (Tirmizi,
Fezailü’l-Kur’an, 14; Darimi, Fezailü’l-Kur’an, 1)
“Hz.
Enes anlatıyor: Allah resulü bana: “Oğlum evine gittiğin zaman selam ver, bu
sana ve ev halkına bereket olur.” buyurdu. (Tirmizi, İsti’zan, 10)
“Hz.
Enes anlatıyor: Resulullah bana beş huyu tavsiye etti: “Ey Enes, abdesti güzel
şekilde al ki ömrün artırılsın. Ümmetimde karşılaştığına selam ver ki
sevapların artsın. Evine girdiğinde hane halkına selam ver ki evin hayrı ve
bereketi çoğalsın…” (Tirmizi, İsti’zan, 6)
Hz. Enes (r.a)
anlatıyor: "Resulullah (s.a.s) buyurdular ki: "Sahur yemeği yiyin,
zira sahurda bereket var." (Buhârî, Savm, 20; Müslim, Sıyâm, 45; Tirmizî,
Savm, 17; Nesâî, Savm, 18)
Hakim İbn Hizâm (r.a)
anlatıyor: "Hz. Peygamber (s.a.s) buyurdu ki: "Alıp-satanlar"
birbirlerinden ayrılmadıkça (vazgeçmekte) muhayyerdirler. Alıp-satanlar
alış-verişi sıdk ve doğruluk üzere yapar (kusuru) beyan ederlerse
alış-verişleri her ikisi hakkında da mübarek kılınır. Yalan söylerler,
(kusurları) gizlerlerse, belli bir kâr sağlasalar bile, alış-verişlerinin
bereketini kaybederler." (Buhari, Büyu’ 19; Müslim Büyu’ 47)
“Yalan yere edilen
yemin, malın sürümünü artırsa da bereketini yok eder.” (Buhari, Büyu’25)
Hz. Peygamber, ganimetler
dağıtılırken kendisinden ısrarla daha çok mal isteyen Hakim ibn Hizam’a şöyle
demiştir: “Ey Hakim, bu dünya malı göz alıcı ve tatlıdır. Kim buna karşı engin
bir gönülle ve göz dikmeksizin sahip olursa kendisi için malı bereketlenir. Ama
kim de hırs ve tamahla dolu bir kalple dünyayı arzularsa, onun için malın
bereketi kaçar.” (Buhari, Rikak 11; Nesai, Zekat 93)
Ebu Hureyre (r.a)
anlatıyor: "Resûlullah'a (s.a.s) (yılın turfanda) ilk meyvesi getirildiği
zaman şöyle buyururlardı: "Allahım, bize Medine'mizi, meyvelerimizi,
müddümüzü, sa'ımızı bereket üzerine bereketle mübarek kıl." Resûlullah bu
şekilde dua ettikten sonra getirilen meyveyi, orada hazır olan çocuklardan en
küçüğüne verirdi." (Buhari, Büyu’ 53)
Resûlullah (s.a.s)
buyurdular ki: "Sadaka malı eksiltmez.'' (Müslim, Birr ve Sıla, 69;
Tirmizi, Birr ve Sıla, 82)
“Bir kimse helal
kazancından tek bir hurma sadaka verse, Allah onu öylesine kabul eder ki (zaten
Allah ancak helal olanı kabul eder) sizin tayınızı özenle büyüttüğünüz gibi, bu
hurmayı dağ kadar olana dek büyütüp, bereketlendirir.” (Buhari, Eşribe, 31,
Megazi, 36, Menakıb 25)
“Yemeği topluca yiyin ve başlarken besmele
çekin ki bereketli olsun.” (Ebu Davud, Et’ime 14)
“Yemeğin
bereketi yemekten önce ve sonra elleri yıkamaktır.” (Ebu Davud, Et’ime 11)
“Bereket
yemeğin ortasına iner. Bu sebeple yerken önünüzden yiyin.” (Ebu Davud, Et’ime
17)
“Rızkının
genişlemesini ve ömrünün uzamasını arzu eden, akrabalarını görüp, gözetsin.
(Sıla-i rahime dikkat etsin)” (Buhari, Büyu’ 13)
“Allahım!
Ümmetimden erken kalkanların işlerine bereket ver.” (Tirmizi, Büyu’ 6)
Bereketi
Sağlayan Sebepler
“Bereket
ve Rahmet-i İlahiyye Anbarlarının En Büyük Anahtarları İman ile Takvadır.”
“Eğer
mahv ü helak olan memleketlerin asi halkı, (Allah Teala’ya ve kitaplarına ve
peygamberlerine) iman etmiş olsalardı, (şirk ve küfür gibi kebairden ve sair
haramlardan) korunsalardı, onların üzerine (gökten bol ve bereketli yağmurlar
yağdırır, yerden de güzel otlar bitirir, böylece) göğün ve yerin bereket
kapılarını açar idik. Lakin o mahvolan ahali, (Allah’ı, kitaplarını ve
resüllerini) tekzip ettiler de biz de onları, kazandıkları masiyetler sebebiyle
helak ettik.” (Araf 7/96)
“Kim
Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona sıkıntılardan çıkış kapıları açar.
Onu hiç ummadığı yerlerden rızıklandırır.” (Talâk, 65/2-3)
“Eğer
şükrederseniz verdiğim nimetleri daha da artırırım.” (İbrahim 14/7)
“İndirdiğimiz
bu Kuran, kendinden önceki kitapları tasdik eden, bereket kaynağı bir
kitaptır.” (Enam 92)
İman
ve takva yanında bazı ibadetler ve bazı taatler de berekete vesile olur.
Ayetlerin ve hadislerin vurgu yaptığı bereket vesileleri olarak şunları
sayabiliriz:
Besmele,
namaz kılmak, ailesiyle birlikte namaza devam etmek, Kur’an okumak, dua etmek, zekat,
infak, sadaka, selamlaşma, şükür, tevekkül, kanaat, iktisatlı olmak, ana-babaya
ihsan, sıla-i rahim, yaşlılara hürmet, sahur.
Bunlara
ilaveten tevbe ve istiğfarı çoğaltmak, haramlardan sakınmak, abdestli dolaşmak,
evlenmek gibi tavsiyeler de bereketin vesileleri olarak değerlendirilmektedir.
Bereketsizliğin
Sebepleri
Bereketsizliğe
sebep olan hususların başında da küfür, israf, nimetlere nankörlük gibi
günahlar gelmektedir.
Bunların
dışında yine ayetlerde ve hadislerde anlatılan bereketsizlik sebepleri olarak
şunları sayabiliriz:
Allah’a
ve peygamberlere karşı gelmek, nimetlere karşı nankörlük etmek, faiz yemek, israf,
hırs ve tamah, şükürsüzlük, kanaatsizlik, ana-babaya isyan, yaşlılara
hürmetsizlik, akrabalık bağlarını gözetmemek.
Yararlanılan Kaynaklar
Öğüt, Hacı Cemal, Bereket ve Rahmet-i
İlahiyye Bürhanlarına Dair Kırk Hadis-i Şerif, Ahmet Sait Matbaası, 1951
Tümer, Günay, “Bereket” maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 5.
Cilt, s. 487-489, İstanbul, 1992
Martı, Huriye, Kur’an ve Sünnet
Perspektifinden Bereket Olgusu, Selçuk
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,
2008, sayı: 25, s. 87-100
Demirel, Serdar, Modern Zamanlarda
Bereket, (http://www.darulhikme.org.tr/default.asp?sf=yazar&haberid=101&ktg=18)
İGİAD, İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği'nin bülteninde yayınlanmıştır. Ocak 2012, sayı: 26